Üç Asırlık Tillo Işık Hadisesi İzleyenleri Büyüledi

-A +A

Siirt'in Tillo ilçesinde, İbrahim Hakkı Hazretleri'nin 288 yıl önce yaptığı ışık düzeneğiyle güneşin ilk ışınları yeniden İsmail Fakirullah Hazretleri'nin başucunu aydınlattı. 23 Eylül 2022 tarihinde Tillo’da düzenlenen etkinlik kapsamında vatandaşlar hadiseyi ilgiyle izledi.

Etkinlikte Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin yaptığı ışık düzeneğiyle güneşin ilk ışınlarının hocasının başucunu aydınlatması beklendi.

Siirt Valiliği, Tillo Kaymakamlığı ve Tillo Belediyesince ilçe meydanında düzenlenen program kapsamında, katılımcılar güneşin doğmasıyla saat 06.19'da gerçekleşen ve 5 dakika süren hadiseyi belediye binasına kurulan büyük ekrandan takip ettiler. Programa Vali Osman Hacıbektaşoğlu, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Başkan vekilleri Eyüp Yeşil ve Adem Albayrak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, Siirt Cumhuriyet Başsavcısı Tuğan Sarıca ve Adalet Komisyonu Başkanı Erhan Obut katıldı.

Türbenin 1964 yılında yapılan restorasyondan sonra kesintiye uğrayan İbrahim Hakkı Hazretlerinin 288 yıl önce yaptığı ışık düzeneğiyle güneşin ilk ışınlarının, hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin başucunu aydınlatması olayı, 2011 yılında TÜBİTAK TUG’un çalışmalarıyla yeniden izlenebilir hale geldi. Türbe, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne 2015 yılında dahil edilmişti.

Bilime saygı, hocaya hürmet ve ahde vefa örneği

Zamanının büyük alimlerinden İsmail Fakirullah’ın yetiştirdiği birçok bilim adamı arasında en ünlüsü olan Erzurumlu İbrahim Hakkı, hocası İsmail Fakirullah’ın 1734’te vefatı üzerine hocası için Siirt’in Tillo ilçesinde tasarımı kendisine ait bir türbe inşa ettirdi.

Türbenin doğu tarafına minareye benzer bir kule ve yine doğu yönünde, kuleden kuş uçumu yaklaşık 3 kilometre mesafedeki “Tefekkür Tepesi” veya “Kalat-ül Üstad” denilen tepenin en yüksek noktasında da harç kullanmadan, 6 metre genişliğinde ve 3 metre yüksekliğinde, sal taşlarından bir yığma duvar yaptı ve  duvarda 40 x 50 santimetre büyüklüğünde bir boşluk bıraktı.

Söylenenlere göre, İbrahim Hakkı Hazretleri gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde, tepenin arkasından doğan Güneş’in ilk ışıklarının bu boşluktan süzülerek, türbenin doğu cephesindeki pencereden girip İsmail Fakirullah’ın sandukasının başucunu birkaç dakika süreyle aydınlatmasını istedi.

 Tillo ilçesi tepenin gölgesinde kalırken, türbenin kulesine gelen ışınların, oradan kırılıp yön değiştirerek türbeye yönelmesi İbrahim Hakkı’nın hocasına verdiği değeri de gösteriyor. İbrahim Hakkı hocasının vefatı üzerine "Hocamın başucuna doğmayan güneşi neyleyim?" diyerek 288 yıl önce bu türbeyi ve ışık hadisesini yapmıştı.

“Işık Hadisesi” TÜBİTAK TUG’un çalışmaları ile yeniden izlenebiliyor

Tillo ile özdeşleşmiş bu ışık olayı, geçmiş üç asrın yükünü taşıyarak yıpranmış türbenin 1964’teki restorasyonu sonrasında artık gerçekleşmiyordu. Ülkenin ve Avrupa’nın konu ile ilgili birçok bilim insanı bölgeye gelmesine rağmen, ışık düzeneği tekrar çalıştırılamadı.

Zamanın Siirt Valisi Musa Çolak’ın talebi üzerine Başkent Üniversitesi’nden arkeolog Prof. Dr. Cengiz Işık, “ışık hadisesi” konusunda araştırmalarına başladı. Prof. Işık, konuyu ilk kez TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) Müdürü Prof. Dr. Zeki Eker ve TUG’da başuzman araştırmacı olarak görevli Dr. Tuncay Özışık ile paylaştı ve 2011 yılının Mart ayı içinde, gündönümü tarihini de içine alacak şekilde, Tillo’da bir çalışma programı oluşturuldu. Bu ekibe daha sonra, İ.Ü. Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Adnan Ökten, Doç. Dr. Tansel Ak ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Oğuz Özer de katıldı.

Türbenin ve ışık düzeneğinin yapılışı hakkında hiçbir yazılı belge bulamayan ekip, Taş Duvar ve Türbede yaptıkları astronomik ölçüm ve hesaplamalar sonucunda türbenin restorasyon sırasında adeta yeniden inşa edilmiş olduğunu ve bu sırada türbenin doğu-batı ekseninde yaklaşık 8 derece kaydırıldığını buldu. Nitekim daha sonra bölgede yaşayanların özel arşivlerinden bulunan birkaç fotoğraf mevcut türbenin orijinal olmadığını gösterdi.

Işık hadisesini tekrar orijinal haliyle çalıştırabilmek için en uygun seçenekler arasında ışık yolu üzerine bir küçük ışık penceresi  açmak fikri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onay aldı. Buna göre, mevcut pencerenin kuzeyinde, yeri dikkatlice hesaplanmış yeni bir pencere açılarak sistem olması gerektiği gibi çalıştırılacaktı. Ayna düzeneği yenilendi ve TÜBİTAK-TUG ekibi tarafından yapılan hassas ölçümlerle ayna ayarları yapıldı ve bozulmayacak şekilde sabitlendi. Sistem gerek lazer, gerekse de teleskop testleriyle test edildi ve yaklaşık 50 yıl aradan sonra tekrar orijinal haliyle çalışacak şekilde hazır hale getirildi.

50 yıl aradan sonra ışığa kavuşan türbe

Siirt Valiliği, Tillo Kaymakamlığı ve Belediyesi tarafından düzenlenen, 1500’ü aşkın kişinin katıldığı Tillo Kültür Etkinliği kapsamında, 23 Eylül 2011’de bölgede 06:00’da doğan Güneş, kulenin tepesine göre taş duvarın solundan 06:19’da yükselmeye başladı. Güneş diski yavaş yavaş tepenin ardında yükselirken bir yandan da taş duvar hizasına geliyordu. Derken, kuledeki aynadan yansıyan güneş ışığı açılan pencereden süzülmeye ve İsmail Fakirullah’ın sanduka başucunu aydınlatmaya başladı. Hesaplandığı gibi sanduka başucunun sol altından başlayan aydınlanma yavaş yavaş hareket ederek başucunu olduğu gibi kapladı ve sonra da sağ üst taraftan yaklaşık 6 dakika içinde çıkıp gitti.

“Işık Hadisesi”nin ve türbenin gizli özellikleri

Işık hadisesinin gerçekleşmesi için taş duvara ve ortadaki boşluğa gerek olmadığı halde bunların neden yapıldığına dair iki senaryo üzerinde duruluyor. İbrahim Hakkı ayna ayarını yapmak için duvarı tepede bir nişangâh olarak kullanmayı amaçlamış olabilir.

Gündönümü zamanlarında tepeden doğan Güneş’in yerini uzun yıllar ayakta kalacak şekilde bu duvar ile işaretlemiş, boşluğu da içine koyduğu kandillerle gece yaptığı yıldız gözlemlerinde taş duvarı fark edebilmek için kullanmış olabilir.

İbrahim Hakkı taş duvarı adeta bir gündönümü algılayıcısı olarak kullanmak da istemiş olabilir. Nevruz yani 21 Mart birçok medeniyette olduğu gibi yeni yılın başlangıcıdır. İbrahim Hakkı türbeyi inşa etmeden önce seçtiği yerden yaptığı gözlemlerle yeni yılın ilk gününü tespit edebilir veya yılın herhangi bir gününde eski ya da yeni yılda olup olmadığını anlayabilirdi. Güneş taş duvarın sağından doğuyorsa eski yıl bitmemiş, solundan doğuyorsa Nevruz geçmiş, yeni yıl başlamıştır.

Türbe yerinin bu şekilde seçilmiş olması ile ilgili uzmanlar, “21 Mart veya 23 Eylül’de Güneş taş duvarın ardından doğarken aynı zamanda türbede yatan İsmail Fakirullah ve İbrahim Hakkı’nın ayak uçları hizasında kalmaktadır. Mezar yönünün kıbleye göre konumunun değiştirilemez olması dolayısıyla, gündönümü zamanlarında doğan Güneş’in bir mezarın ayak ucu hizasına gelebilmesi için o yerin coğrafi enlem ve boylamı, tepenin yüksekliği, taş duvarın yeri gibi parametreler çok özenle hesaplanarak seçilmiş olmalıdır. Bu şekilde bir kurgu dünyada başka bir bölgede gerçekleştirilemez. Bu bize Tillo’nun, dolayısıyla türbenin konumunun da özenle seçildiğini göstermiştir.” değerlendirmesini yaptı.

 

24.09.2022