Alternatif Enerjili Araç Yarışları Başladı

-A +A

TÜBİTAK Alternatif Enerjili Araç Yarışları bu yıl Hidromobil ve Elektromobil kategorilerinde gerçekleştiriliyor. Yarışlar, 9 Ağustos günü sona erecek.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, alternatif enerjili araç yarışlarının geleceğin Türkiye’sini kurma yolunda tetikleyici bir rol üstlendiğini belirterek, “Türkiye’nin alternatif enerjili araç üretimi konusunda dünyanın gerisinde kalmaması, hatta en önde giden ülkelerden birisi olması için mücadele veriyoruz” dedi.

Farklı kategorilerde düzenlenen yarış organizasyonları ile alternatif enerji ile çalışan araçlarla ilgili yerli üretimin artırılmasını ve katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesini, katılımcıların alternatif enerjilerle ilgili araştırma imkânı edinip dünyadaki gelişmeleri takip etmelerini, deneyim kazanmalarını ve bu yolla alternatif enerji kaynaklarının kullanımı konusunda ülke genelinde farkındalığın artırılmasını amaçladıklarını ifade eden Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, “Küresel ısınma ile dünyamız süratle çölleşmeye gidiyor. Fosil yakıt tüketen araçların çevreye verdiği zarar herkes tarafından görülüyor ve biliniyor. Bunun için yenilenebilir enerjinin ekonomiye katkısını en üst seviyeye çıkarmak için ekipmanlarda yerli imalat düzeyini artırmak ve özgün teknolojileri geliştirmek gibi bir zorunluluğumuz bulunuyor. 2014 yılında yenilenebilir enerji kaynaklarına olan yatırımların atması sayesinde, dünyada ilk kez elektrik talebi ortalama yüzde 1.5 ve GSYİH (Gayrisafi yurtiçi hasıla) ortalama yüzde 3 artarken,  karbon salımı 2014 yılında 2013 yılına göre aynı kaldı. TÜBİTAK olarak üretim ve hizmetlerde yenilenebilir enerji, eko-verimlilik, temiz üretim teknolojileri gibi çevre dostu uygulamaları desteklemekte, çevre dostu yeni ürünlerin geliştirilmesini ve markalaşmasını teşvik etmekteyiz” şeklinde konuştu.

Küresel Isınma Tehdit Ediyor

Deniz seviyelerinin küresel ortalamasının son 20 yıldaki yıllık 3,2 milimetre artış hızıyla yükselmeye devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Arif Ergin, küresel ısınmanın en yıkıcı etkilerinden birisinin de sel ve ezonyonlar olduğunu, dünyanın en büyük 10 şehrinden 8'inin deniz kıyısında yer alması sebebiyle tehlike altında bulunduğunu kaydetti.

Buz dağlarının erime hızının her geçen yıl arttığını, 2014 tüm dünyada buzulların eridiği bir yıl olarak tarihe geçtiğini anlatan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, “İnsanlar fosil yakıt kullanarak, Sanayi Devrimi'nden bu yana atmosferdeki karbon dioksit miktarının yüzde 40'tan fazla artmasına sebep oldular. Sera gazları arasından en önemlisi olan karbon dioksitin konsantrasyonu ilk kez 400 milyonda bir birime ulaştı” dedi.   

Türkiye’nin sıcak su üretmeye yarayan güneş kolektörleri ve jeotermal kapasite artışında dünyada ikinci sırada yer aldığını aktaran Prof. Dr. A. Arif Ergin, “Bu başarıyı alternatif enerjili araçlar için de yakalamamız gerekiyor. İthalata bağımlılığın yüksek olduğu enerji sektöründe, cari açık sorunu ve arz güvenliği gözetilerek yerli ve yenilenebilir kaynaklardan azami derecede faydalanma yoluna gitmeliyiz. Türkiye gibi yenilenebilir enerji potansiyeli açısından Avrupa'da üst sıralarda olan bir ülkenin de bu konuda liderlik etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Hidrojen ve Elektrik Enerji Araçlar Yaygınlaşmalı

Çevre dostu olması ve yeşil bir şehir kurma yönünde, hidrojen ve elektrik enerjili araçların yaygınlaşması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. A. Arif Ergin, bu konuda bazı ülkelerin büyük şehirlerinde ticari taksilerin elektrik ile çalıştığını, Türkiye’de de İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde ticari taksilerin, dolmuşların elektrik enerjili araçlara geçmesinin çevre açısından çok önemli bir gelişme olacağını ifade etti.

Son açıklanan küresel ısınma raporuna göre dünyanın, rekor sıcaklık, rekor su seviyeleri, daha fazla sıcak gün, daha az soğuk gece, artan kasırgalar, inanılmaz boyutlara ulaşmış kirlilik ve hızla eriyen buzullarla karşı karşıya olduğunu gösterdiğini belirten TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, “Küresel ısınmanın nedenleri arasında enerji kullanımı yüzde 49 seviyesinde bulunuyor. Yani yenilenebilir enerji kullanımı konusunda üzerimize düşen büyük görevler bulunuyor. Araçlarda alternatif enerji, yenilenebilir enerji bu açıdan büyük önem arzetmektedir” şeklinde konuştu.   

Araç Batarya Kapasitesi Üst Düzeylere Çıkıyor

Lityum temelli pil teknolojilerindeki ilerlemelere bağlı olarak elektrikli araç batarya kapasitesinin üst düzeylere çıkarıldığını, bunun sonucunda da gelecek yıllarda elektrikli araçların daha da yaygınlaşacağını kaydeden TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Ergin açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Önümüzdeki 10 yıl içerisinde lityum-iyon teknolojisinin devamı olarak öngörülen Lityum-Sülfür, Lityum-Hava, vb. teknolojiler ile batarya kapasitelerinin 2-3 katına çıkacağı, bataryaların en az yüzde 30 oranında hafifleyeceği ve maliyetlerin yarı yarıya düşeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte yerli elektrikli araç projesi ile ilgili çalışmalar da yoğun bir şekilde devam etmektedir. Elektrikli araçlar için pil ve batarya geliştirilmesine yönelik teknolojiler TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü bünyesinde çalışılmaktadır. Önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde yerli elektrikli araç için pil ve bataryasının ticari olarak geliştirilmesi de hedeflenmektedir.”

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yöneliyoruz

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının enerji üretiminde etkin kullanımı için gereken teknolojilerin yerli olarak üretilmesi politikası doğrultusunda ülkemizde, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi ve hidroelektrik santral teknolojilerini geliştirmek-üretmek ve sürekliliğini sağlamak adına TÜBİTAK öncülüğünde çalışmalar yapıldığını da hatırlatan Prof.Dr. Ergin, bu çalışmaların 3 ayrı proje kapsamında yürütüldüğünü ifade etmiştir. Bu projeler sırasıyla Milli Güneş Enerjisi Santral Teknolojilerinin Geliştirilmesi-MİLGES; Hidroelektrik Santral Bileşenlerinin Yerli Olarak Tasarım ve Üretimi Projesi-MİLHES ve Milli Rüzgar Enerji Sistemlerinin Geliştirilmesi- MİLRES projeleridir” ifadelerini kullandı.

 “TÜBİTAK olarak ilk defa 2005 yılında ‘Formula G’ adıyla İstanbul Park’ta gerçekleştirdiğimiz etkinlikte, 14 farklı üniversiteden 16 güneş enerjili araç yarışmıştı. 2007 yılında yeni bir kategori olarak hidrojen enerjili araç (Hidromobil) yarışı etkinliklere dahil edildi. Sanayiye yönelik uygulamaları yönünden daha kısıtlı olduğu görülen Güneş enerjili araç kategorisi olan Formula G, 2014 yılında son defa düzenlendi. Bununla birlikte elektrikli arabaların dünya genelinde yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye’de de gerekli ilgiyi çekmek ve bu alanda genç bireylerin yerli üretimi tetikleyecek şekilde deneyim sahibi olmalarını sağlamak amacıyla 2014 yılında batarya elektrik enerjili araç (Elektromobil) kategorisi yarış kapsamına dâhil edildi.

Yarışlar Körfez Yarış Pistinde

2014 yılı itibariyle 65 üniversitenin 500’ü aşkın güneş, hidrojen ve batarya elektrikli enerjili aracına destek verdik. Bu sayede 10 binin üzerinde üniversite öğrencisine ulaşılmış oldu. Böylece konuyla ilgili endüstriyel uygulamaları teşvik edecek ve bu konudaki potansiyeli güçlendirecek bilgi ve tecrübe birikimine sahip genç mühendis ve temel bilimci bir kitle oluştu. 2015 yılında düzenlenecek olan yarışlara Elektromobil kategorisinde 58, Hidromobil kategorisinde ise 19 takım başvuruda bulundu. Bu takımlardan gerekli teknik şartları sağlayanlar bu hafta Kocaeli Körfez Yarış Pisti’nde yarışacaklar.”

Yarışlara ilk kez katılan hidrojen enerjili araçlar için 12 bin 500 lira, elektrik enerjili araçlar için 25 bin lira hazırlık desteği verildiğini sözlerine ekleyen TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, “Ayrıca tüm takımlara araçların piste ulaşımı için 5 bin TL yol desteği veriyoruz. Yarışma sonrasında ise birinci gelen takıma 25 bin lira, ikinciye 20 bin lira, üçüncüye 15 bin lira ödül veriyoruz. Ayrıca 10 bin lira tasarım ödülü, 5 bin lira kurul özel ödülü, 5 bin lira tanıtım ve yaygınlaştırma ödülü, her kategoriden 10 takıma da 5 bin lira yerli ürün teşvik ödülü sunuyoruz” diyerek açıklamasını tamamladı.

07.08.2015