TÜBİTAK Desteğiyle Beyin Şantı Üretildi

-A +A

TÜBİTAK desteğiyle beyin cerrahisi alanında kullanılmak üzere geliştirilen antibiyotik emdirilmiş şantlar (beyinde biriken sıvının, karın boşluğuna iletilerek vücuttan atılmasını sağlayan sistem) operasyon sonrası gelişebilecek enfeksiyon riskini en aza indiriyor.

Beyinde biriken sıvının, karın boşluğuna iletilerek vücuttan atılmasını sağlayan sistem için Hacettepe Teknokent'te geliştirilen tamamı antibiyotikli beyin şantı, operasyon sonrası gelişebilecek enfeksiyon riskini en aza indiriyor.

Kafa içinde sıvı birikmesi sonucu ölümcül sonuçlar doğuran hidrosefali hastalığının tedavisindeki en sık kullanılan yöntem olan sistemde, beyne takılan şantın bir bölümünde antibiyotikli kaplama bulunuyor. TÜBİTAK TEYDEB desteğiyle geliştirilen yeni şantın, risk yaratan cilde en yakın olan pompa kısmı da antibiyotikle kaplanarak dünyada bir ''ilk''e imza atıldı.

Şantı geliştiren Beyin Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet Sorar, yaptığı açıklamada, şantın kafa içindeki suyun miktar olarak artması ve kafa büyümesi ile kendini gösteren hidrosefali hastalarında kullanıldığını söyledi. Sorar, ölümcül sonuçlar doğuran hastalığın daha çok çocuklarda görüldüğünü ifade ederek, kısa süre içinde müdahale edilerek kafa içerisindeki sıvının boşaltılamaması halinde hastalığın ölümle sonuçlandığını vurguladı.

Hidrosefalinin özellikle kafa büyümesi, baş dönmesi ve bilinç yitimi gibi belirtilerle kendini gösterdiğini anlatan Sorar, şöyle devam etti: "Kafa içerisinde, beyin omurilik sıvısının dolaştığı kanallar vardır. Normalde, insan beyni günde 500 mililitre kadar beyin omurilik sıvısı üretiyor. Bu, beyni dış etkilerden koruyor. Bu sıvı, kafa travması ya da tümör gibi bazı nedenlerden ötürü o kanalların çerisinde gezemez hale geliyor. Kanalların herhangi birinde tıkanma olduğunda, sıvı birikmeye başlıyor. Bu sıvının da cerrahlar tarafından yaklaşık 24 saat gibi kritik süre içinde tahliye edilmesi gerekiyor. Bu süre içinde müdahale edilmezse ölümle sonuçlanıyor."

Tedavide En Sık Kullanılan Yöntem

Cerrahi ortamda gerçekleştirilen uygulamanın kanama, enfeksiyon gibi akut sorun ortadan kalkana kadar hastanın kafasında kaldığını belirten Sorar, uzun dönem tedavi için "şant" denilen beyin içi implantların kullanılması gerektiğini ifade etti. Sorar, "Kafa içi basıncı arttığında, basınca bağlı olarak sistem devreye giriyor ve sıvı tahliye ediliyor. Sistemle, sıvı beyinden alınarak karın boşluğuna kadar iletiliyor. Bu şekilde, kafa içindeki basınç normale dönüştürülüyor. Basınç, normale döndüğünde ise tekrar sistem kapanıyor ve belli miktardaki sıvının beyinde kalması sağlanıyor" diye konuştu.

Sorar, şant sistemi yerine doğrudan sıvı tahliyesinin yapılmasının istenilen bir durum olmadığını vurgulayarak, beyindeki sıvı miktarının belli bir seviyede tutulması gerektiğinin altını çizdi. Beyin basıncının çok düşük olduğuna, bu nedenle düşük basınç aralığında çalışılabilmesi için kullanılan aparatların oldukça küçük olması gerektiğine işaret eden Sorar, şant sisteminin hastalığın tedavisindeki en sık kullanılan yöntem olduğunu bildirdi.

İlk Yerli Şant Dünya Pazarında

Sorar, malzemelerin yurt dışından getirildiği için pahalı olduğunu belirterek, mevcut şantların daha uygun fiyata ve daha kapsamlısının geliştirilmesi için çalışma yaptıklarını söyledi.

Dünyadaki büyük üretici firmaların şantlarını modelleyerek Hacettepe Teknokent'te AR-GE çalışmalarına başladıkların söyledi.Şant ameliyatlarının en sık görülen komplikasyonlarından birinin şant ameliyatı sonrası gelişen enfeksiyonlar olduğunu söyleyen Sorar, ameliyat sonrası gelişen bu enfeksiyonun santral sinir sistemi enfeksiyonu oöduğunu ve özellikle çocuk hastalarda yüksek oranda ölüm ve sakatlıkla neticelendiğini belirtti. Bir yabancı firma bunu önlemek için şantın  kateter kısımlarının üzerini antibiyotikle kapladı. Biz de aynı tekniği kullandık ve dünyada bu şekilde üretim yapan 2. firma olduk. Bir yenilik daha yaptık. Şant, beyine giden, beyinden karın boşluğuna giden ve ortada basıncı ayarlayan pompa olmak üzere üç parçadan oluşuyor. Yabancı üretici pompaya antibiyotik tutturmayı başaramamıştı. Biz ise orayı da antibiyotikle kaplamayı başardık ve bu konuda üretim yapan dünyadaki ilk ülke olduk."

Sorar, bu şekilde ilk yerli şantın üretildiğini belirterek, ürünlerin başta Rusya olmak üzere Türk Cumhuriyetleri ve Afrika pazarına girdiğini bildirdi.

Üretimle birlikte ithal ürünlerin fiyatlarının ciddi oranda düştüğüne dikkati çeken Sorar, şunları kaydetti: "Ürünün, boyutları küçüldü, bu da estetik açıdan hastaya büyük avantaj sağladı. Şantın gövde kısmınında  antibiyotikle kaplanması, ciddi oranda enfeksiyon riskini ortadan kaldırdı. Bu, özellikle çok büyük bir avantaj. Çünkü, dünyanın en iyi kliniklerinde bile ameliyat sonrası enfeksiyon riski yüzde 15. İlk bir ay çok önemli. Şantı taktıktan sonra bir ay içinde enfeksiyon gelişirse şantın değiştirilmesi gerekiyor. Bu hem sağlık açısından risk hem de maliyet anlamı taşıyor. Operasyon sonrası 21 gün yatış ve damardan antibiyotik tedavisi gerektiriyor. Bu nedenle ürünlerin antibiyotikli olması çok önemli."

 

15.01.2014 Başarı Hikayeleri, Sanayi Başarı Hikayeleri