TÜBİTAK 1004 Programı ile Sanayi, Üniversite ve Kamu Güçlerini Birleştirdi, 12 Yeni Yüksek Teknoloji Platformu Daha Desteklendi

-A +A

Yükseköğretim kurumları araştırma altyapılarının, Sanayi Ar-Ge ve tasarım merkezleri ve kamu Ar-Ge birimleri ile iş birliği yaparak ihtisaslaşması ve mükemmeliyet merkezi haline gelerek geliştirdikleri ürün ve teknolojileri özel sektöre transfer edebilmelerini sağlamak amacıyla oluşturulan TÜBİTAK 1004-Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı destekleri devam ediyor.

Program kapsamında 2018 yılında çıkılan ilk "TÜBİTAK 1004 Programı-Yüksek Teknoloji Platformları" çağrısına ile yeni patentler çıkması, yerli ve milli ürünler geliştirilmesi ve Türkiye'nin uluslararası platformlarda rekabet gücünün artırılması amacıyla 8 platform desteklenmiştir.

Programın ikinci çağrısı kapsamında desteklenen 12 platform, TEKNOFEST kapsamında düzenlenen TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları Deneyim Paylaşım ve Tanıtım Töreni'nde açıklandı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TÜBİTAK 1004 Programı kapsamında 2021'de açtıkları çağrıda 12 platformun desteklenmesine karar verdiklerini belirterek, "12 platformumuz, akıllı şehirler, elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri, nanoteknoloji, gıda arzı güvenliği, sürdürülebilir tarım teknolojileri, nöroteknoloji gibi araştırma alanlarında faaliyetler yürütecek." dedi.

"1004 Programı ülkemizin yüksek teknoloji üretimini artıracak"

Mustafa Varank, bu süreçte herkese kritik roller düştüğünü, TÜBİTAK'ın da Türkiye'nin milli araştırma kurumu olarak omzunda en fazla yük olan kurumlar arasında yer aldığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün bir araya gelmemize vesile olan 1004 Programı da ülkemizin yüksek teknoloji üretimini artıracak TÜBİTAK'ın etkin destek programlarından bir tanesi. 1004 Programı ile kamu, sanayi ve akademiden paydaşları bir araya getirip aynı hedef doğrultusunda iş birliği yapmalarını teşvik ediyor, onlara öncülük etmeye çalışıyoruz. Yüksek teknoloji içeren ithal ürünler yerine uluslararası pazarlarda rekabet edebilecek yerli ürünlerin teknoloji platformları aracılığıyla geliştirilmesini sağlıyoruz. Böylelikle araştırma altyapılarımızın ihtisaslaşmasını ve birer mükemmeliyet merkezine dönüşmelerini istiyoruz. Halihazırda kamu, özel sektör ve üniversite Ar-Ge merkezlerini bir araya getirdiğimiz yüksek teknoloji ve sanayi yenilik ağları platformlarına 1,5 milyar liraya yakın kaynak aktaracağız."

Varank, bu programların kendine özgü yanlarının, Türkiye'de ilk defa başlattıkları yönlerinin bulunduğunu, birlikte geliştirme ve başarma yaklaşımıyla kamu, özel sektör ve üniversite Ar-Ge merkezlerinin bir araya gelmesini istediklerini ifade etti.

"Daha önce desteklediğimiz platformlar, doğru yolda olduğumuzu şimdiden bize gösterdi"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Türkiye'nin lokomotif sanayi kuruluşlarının, en yetkin akademik kurumlarının ve en seçkin araştırmacılarının iş birliği yapmalarını ve odaklanarak ihtisaslaşmalarını istediklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu uzmanlıkta geliştirdikleri ürün veya teknolojiyi mutlaka ve mutlaka ticari şekilde özel sektöre transfer etmelerini istiyoruz. Burada kamu, sanayi ve akademik paydaşlar bir araya geldiği için birbirinden bağımsız yürüyen aynı işlerin de önüne geçmiş oluyoruz. Yani kamu kaynaklarının aynı işlerde farklı yerlerde harcanmasının da önüne geçmiş oluyoruz. Program kapsamında geliştirilen ana ürünlerin, yani platformların yanında birtakım ara teknolojilerin üretilmesi de bizim açımızdan önem arz ediyor. Geliştirilen yerli ve milli ürünlerin yanı sıra desteklenen araştırmacı ve bursiyerler sayesinde yüksek teknoloji alanlarında çalışacak insan kaynağımızın da kapasitesini artırmış oluyoruz."

Varank, TÜBİTAK 1004 Programı kapsamında bugüne kadar iki çağrıya çıktıklarını ve 2018'deki ilk çağrıda toplam 8 platformun desteklenmesine karar verdiklerini anımsatarak, "Desteklenen 8 platform çatısı altında 14 üniversite, 19 özel kuruluş, 2 kamu Ar-Gr enstitüsü ve 4 Ar-Gr ve tasarım merkezi olmak üzere 39 kuruluş yer alıyor. Bu platformlarda 984 araştırmacıyı, 536 bursiyeri destekliyoruz. Çalışma alanlarının içerisinde kanserde hedefe özgü ilaçlar, yüksek verimli silisyum tabanlı güneş hücresi üretimi, nano malzemeler, hücresel tedavi ürünleri ve klinik uygulamalar gibi geleceğin teknolojileri var. Henüz proje destek sürelerinin yarısı tamamlanan bu platformlarımız, geliştirmeye başladıkları ürün ve teknolojilerle doğru yolda olduğumuzu aslında şimdiden bize gösterdi." ifadelerini kullandı.

 "Program kapsamında 1.279 araştırmacı ve 111 bursiyeri destekleyeceğiz"

Mustafa Varank, 2021'de açtıkları çağrıda 12 platformun desteklenmesine karar verdiklerini belirterek, burada üniversitelerden, özel sektörden, kamudan, Ar-Ge ve tasarım merkezlerinden oluşan 77 kurum ve kuruluşun görev alacağını bildirdi.

Varank, Program kapsamında 1.279 araştırmacı ve 111 bursiyeri destekleyeceklerini aktardı.

"Yarın Yapay Zeka Ekosistem çağrısının ikincisine çıkıyoruz"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, sürdürülebilir bir yapay zeka ekosistemi inşa ettiklerini ve TÜBİTAK Yapay Zeka Enstitüsü kurduklarını, daha sonra ekosistemi daha ileriye taşımak için tüm paydaşları aynı anda harekete geçirecek yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu tespit ettiklerini bildirdi.

Bunun için yepyeni bir destek modeli olarak kurguladıkları Yapay Zeka Ekosistem Çağrısı'nı geçen yıl başlattıklarını anımsatan Varank, ilk defa uygulanan bu destek modeliyle bilgiyi geliştiren, üreten ve ihtiyaç duyan tarafları bir araya getirdiklerini, sanayiye yönelik açtıkları bu çağrı kapsamında üretim, finansman, iklim değişikliği, tarım ve gıda alanlarını öncelikli alanlar olarak belirlediklerini bildirdi.

Varank, çağrı kapsamında 10 konsorsiyumu desteklemeye başladıklarını, destek tutarının an itibarıyla 20 milyon liraya ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:

"Yoğun ilgi gösterilen bu yapay zeka çağrımızın ikincisini, akıllı eğitim teknolojilerini de ekleyerek, inşallah yarın itibarıyla tekrar açıyoruz. Tabii bu çağrımızı diğerlerinden ayıran önemli özellikler var. Bu da bu çağrımızın destek modeli. Bu destek modelinde bir tarafta yapay zeka çözümlerine ihtiyaç duyan bir kamu kurumu olacak, diğer taraftan da bu müşteri kuruma hizmet edecek, ihtiyaç duyulan çözümü geliştirecek teknoloji firmaları, teknoloji sağlayıcıları ya da üniversiteler olacak. İşte bu sayede yarın itibarıyla kamuya dönük olacak bir yapay zeka ekosistem çağrımızı açmış olacağız. Kamunun ihtiyaç duyduğu çözümleri üniversitelerimiz ve şirketlerimiz aracılığıyla geliştireceğiz ve inşallah çok güzel projelere Türkiye ve dünyada örnek olacak yapay zeka çözümlerini hep birlikte kavuşmuş olacağız."

"Bursiyer araştırmacıların isteğe bağlı sigorta bedelinin yüzde 50'si TÜBİTAK'tan"

Mustafa Varank, araştırmacı insan kaynağına yönelik önemli bir müjdeyi kamuoyu ile paylaşmak istediğini ifade ederek, "Halihazırda bir kurumda çalışmadan bizden burs alan doktora ve doktora sonrası araştırmacılarla karşılaştığımızda sürekli bizlere söylediği bir sorun vardı; 'Sayın Bakanım, biz sizden burs alıyoruz, ciddi manada çalışmalar yapıyoruz ama bizim sigortamız başlamıyor. Buna bir çözüm bulur musunuz?' dediler. Biz de arkadaşlarımızla oturduk, bir çözüm geliştirdik. Fiili olarak bir yerden maaş almadan sadece bizim verdiğimiz burslarla geçinen araştırmacılarımızın isteğe bağlı yaptıracakları sigortalarının bedelinin yüzde 50'sini bundan sonra TÜBİTAK olarak biz ödeyeceğiz. Bu sayede arkadaşlarımız emekli olma yolunda biraz kendileri katkı verecek, biz de katkı vereceğiz. Böylece hep o bizden talep ettikleri emeklilik süreçleri başlamış olacak." şeklinde konuştu.

 "TÜBİTAK 1004 Programı Türkiye'deki ekosistemin dönüşümü için önemli bir fırsat"

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da konuşmasına “2021 yılında çıktığımız çağrı sonrasında desteklenmesine karar verilen 12 platformun da imza töreni için bir araya geldik. Hepiniz hoş geldiniz. Özellikle ben Sayın Bakanımızın yoğun programı kapsamında konuya verilen önemden dolayı burada bulunmasını kıymetli buluyorum.” ifadeleriyle başladı.

Mandal, ülkemizde çıktı ve etki odaklı bir ekosistemin oluşturulmasında değişim ve dönüşüm oluşturabilecek bir program olarak başlatılan 1004 programının ekosistemin gelişmesi için önemli bir fırsat olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Mandal, “Sahiplenme noktası da şu;  bizim açmış olduğumuz birçok program var. Onlar sadece bir destek programı olarak gözükebiliyor. Ama biz 1004’ü bir ekosistem çağrısı olarak görüyoruz. Bundan dolayı da ben tüm paydaşlarımıza, üniversitelerimize,  sanayimize,  kamu Ar-Ge merkezlerimize, araştırma altyapılarımıza teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Mandal, “Bu programı benim için niye önemli diye birkaç başlık altında özetlemeye çalışacağım. Birincisi burada ne çalışılacağını şu şekilde söylemiştik: 2018 yılında çıkmış olduğumuz ilk çağrı ülkemizin ihtiyacı olan yüksek teknoloji, orta değil sadece yüksek teknoloji alanlarını kapsıyordu. Direkt NACE kodlarıyla yüksek teknolojiye hazırlık düzeyimizi kendimizi geliştirmek amaçlı bir çağrı kapsamına girişmiştik. 2021 yılında çıkılan yeni çağrıda yeşil dönüşüm ve iklim başlığını da sürece dahil ettik. Yine aynı şekilde yüksek teknoloji ile beraber ki Sanayi Odaklı Teknoloji Hamlesi programıyla da tamamen buluşan bir program. İkinci de nasılın cevabını bulmaya çalıştık. Neyi nasıl istiyoruz kapsamında her platformda en az 5 üyemizin olmasını istedik. Bunun birisinin araştırma üniversitesi olması, ikisinin araştırma üniversitesi dışındaki üniversitelerimiz olması, en az 2 sanayi Ar-Ge merkezi olmasını istedik. En az 5 ortaklı dedik ama çok daha fazla ortaktan oluşan platformlarımız da var. Bu anlamda çok kıymetli.” ifadelerini kullandı.

“Bu programla birlikte çıktıyla etkiyi ölçme noktasında teknoloji yol haritası tasarlamayı birlikte öğrendik. Kelimeyi dikkatli kullanmaya çalışıyorum. TÜBİTAK için de önemli bir deneyimdi. TÜBİTAK bu programı başlatmadan evvel ölçme değerlendirme sistemi çıktı ve etki noktasında birazcık daha akademisyenlerin değerlendirilmesi odağındayken teknoloji yol haritası hazırlanarak bunun izlenmesi ve etkisinin özellikle takip edilmesi için bizim açımızdan önemli bir deneyim oldu.” diyen Mandal,”Programı diğer destek programlarımızdan ayıran nokta ise; olabildiğince esnek yönetmeye çalışıyoruz. Bir diğer ifadeyle biz bu platformlara yetkinlik olarak bakıyoruz ve TÜBİTAK’ın sahip olduğu yasal yetkilerin bir kısmını platformlara devrediyoruz. Amacımız çıktı ve etkiyi istemek. Bunun için girdi ve sürecin kendi yönetiminden daha çok olabildiğince esnek bir şekilde programı yönetmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.

Toplumu dahil etmek ve insan kaynağı yetiştirmek olmazsa olmazımız”

Prof. Dr. Mandal, “Programda her platformda mutlaka olmazsa olmazlarımız var. O da bunun toplumda oluşturacağı etki. Yani sosyal ve beşeri bilimlerin platformlara dahil edilmesi.” vurgusu yaptı.

“Olmazsa olmaz bir boyut daha var, insan kaynağı yetiştirmek…” diyen Mandal, “Bu programın en kuvvetli noktalarından birisi her platformda doktoralı öğrencilerimiz var.  Yüksek lisans ve lisans öğrencilerimiz var özellikle STAR programı vasıtasıyla. İlk desteklediğimiz 8 platformumuz uluslararası boyutta da kullandı. Uluslararası paydaşları olan platformlarımız var ve Avrupa Komisyonu ile masaya oturduğumuz zaman ‘sizin neyiniz var?’ diye sorduklarında TÜBİTAK olarak Türkiye olarak en rahat bir şekilde gösterdiğimiz ve Avrupa Komisyonu’nun da müzakere süresince bizim tarafımızı Türkiye’den öğrenebilecekleri noktasında örnek gösterdikleri bir program. Özellikle Ufuk Avrupa programında Ufuk 2020’nin son 2 yılında 2019 ve 2020 yıllarında Ufuk Avrupa’da elde ettiğimiz yüksek başarıda bu platformların etkisi var. O nedenle bu programları çok kıymetli buluyorum.” vurgusu yaptı.

“Pandemi döneminde kurulan COVID 19 Türkiye Platformunu örnek gösteren Mandal, “Pandemi döneminde bu platform olmasaydı 49 kurumu, 436 tane araştırmacıyı ve 17 projeyi birleştirebilmemiz belki kolay olmayacaktı. Bu kadar hızlı planlayabilen, bir irade… Platform da bunun kolaylaştırıcısı oldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın bu süreçteki katkısı da önemliydi.“ ifadelerini kullanan Mandal, 12 platformun hayırlı olmasını diledi.

Desteklenecek 12 platform açıklandı

Konuşmaların ardından imza törenine geçildi. 12 Platform için Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank refakatinde imzalar atıldı.

TÜBİTAK 1004 Programı kapsamında desteklenecek 12 yüksek teknoloji platformu şöyle:

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (Kuantay)/Kuantum Çağlayan Lazerler, Aygıtlar ve Uygulamaları Platformu.

"Uludağ Üniversitesi (BATEG)/Elektrikli Taşıtlar İçin Batarya Teknolojileri Araştırma ve Geliştirme Platformu.

İTÜ/Çevreye Uyumlu Sürdürülebilir İleri Araç Teknolojileri Platformu.

Erciyes Üniversitesi (S-ATP)/Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu.

Ankara Üniversitesi/Tr.Aqua: Gıda Arzı Güvenliği Çerçevesinde Su Ürünlerinde Yenilikçi ve Sürdürülebilir Uygulamalar Platformu.

SUNUM (LignoNano)/Sürdürülebilir Döngüsel Ekonomi İçin Katma Değerli İleri Nanoteknolojik Malzemeler ve Sistemler Platformu.

ODTÜ MEMS- Maestro/Mikro Medikal Teknolojiler Platformu.

Hacettepe Üniversitesi/Sağlıklı Yaşam İçin Yeni Nesil Biyomalzeme Teknolojileri Araştırma Ağı Platformu.

İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi/Nöron Hasarına Yol Açan Hastalıkların Tanı, Tedavi ve İzlemine Yönelik Biyobelirteç ve İleri Teknolojik Uyarı Sistemlerinin Geliştirilmesi Platformu.

Boğaziçi Üniversitesi/İnsan Fonksiyonunu Tehdit Eden Zorluklara Karşı Nöroteknolojik Çözümler Platformu.

İBG/Korunma ve Tedavi Ulusal Platformu.

ODTÜ (SÜİT)/Sürdürülebilir Kentler İçin İleri Teknolojiler Platformu."

TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları Deneyim Paylaşım ve Tanıtım Törenine Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, üniversiteler, Yükseköğretim kurumları araştırma altyapılarının, Sanayi Ar-Ge ve tasarım merkezleri ve kamu Ar-Ge birimlerinin yetkilileri katıldı.

01.05.2023