Okudukça, Öğrendikçe Biyolojiye Olan Sevgim Arttı

-A +A

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencisi Emir Faruk SEVİM 2010 Uluslararası Biyoloji Olimpiyatı Gümüş Madalya Sahibi

Liseye başladığımda, üzerimde önceki senemin liselere giriş sınavına hazırlıkla geçmiş olmasından kaynaklanan bir yorgunluk vardı. Olimpiyat serüveni epey sıkı bir tempo gerektirdiği için hiç de istekli başlamamıştım. Ancak olimpiyatlar hakkındaki düşüncemin değişmesi uzun zaman almadı. Biyoloji hocamızın verdiği ilk ödevi hatırlıyorum. Campbell Biyoloji kitabının (biyoloji olimpiyatçıları iyi bilirler, bin iki yüz küsur sayfasıyla oldukça ürkütücü gözüken bir kitaptır) ilk bölümünü okumuştuk. Ana hatlarıyla biyolojiden bahseden bu bölüm beni gerçekten etkilemişti. Şimdi açıp baksanız bu bölüme, okusanız; aslında enteresan konulardan bahsetmediğini, pek bir etkileyiciliği olmadığını söyleyebilirsiniz. Ancak ben o satırları okurken farklı bir şeyler hissetmiştim. Biyolojinin nasıl bir bilim dalı olduğunu daha yakından müşahede ettim. Okudukça, öğrendikçe biyolojiye olan sevgim arttı ve lise öğrenimimin daha başlarındayken karar verdim alanımın biyoloji olacağına. Şükürler olsun ki olimpiyat serüvenim uluslararası olimpiyatlarda gümüş madalya almamla sonuçlandı.

Ortaöğretim müfredatlarının, meslekleri öğrencilere tanıtıcı ve ilgi alanlarına göre onları yönlendirici mahiyette olmadığı için Türkiye’deki birçok öğrencinin meslek seçim süreci epey sıkıntılı geçer. Ben ise bu süreci daha farklı yaşadığımı söyleyebilirim. Olimpiyat çalışmaları sayesinde biyolojiyi daha yakından tanıma fırsatı buldum ve üzerine çalışmalar yapacağım alanım olarak gönül rahatlığıyla benimseyebildim.

Olimpiyat çalışmalarının heyecan verici diğer bir yönü de size bilimsel çalışmaların atmosferini hissettirmesidir. Belki de birçok bilim insanı, bilimsel çalışmalarının, akademik hayatlarının başlangıcı olarak lisans eğitimlerini veya doktora çalışmalarını görüyor olabilirler. Ancak ben, olimpiyat çalışmalarına başlamamla bilimsel hayatın içine girdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Lisans öğrenimimle birlikte farklı bir çalışma hayatına başlamamın yanında, bu benim için önemli bir milat değildi. Sadece çalışmalarımın devamı mahiyetindeydi. Olimpiyat çalışmamış birçok arkadaşımın ise üniversiteye alışma süreçlerinin zorlu geçtiğine şahit oldum. Olimpiyat çalışmakla edinmiş olduğum temel, lisans öğrenimine adapte olmam konusunda büyük fayda sağladı. Bir de üniversiteye (İ.Ü. İstanbul Tıp Fak.) sınavsız bir şekilde girebilmiş olmanın ayrıcalığı var elbette. Adeta üzerinde çalışmak istediğiniz alanda pek çok zorlu dönemeç sizin için kolaylaştırılmış durumda. Lisans boyunca (sonraki akademik süreçte de belli koşullara bağlı olarak) sağlanan maddi bursların da bilimsel çalışma yapmak isteyen bir insanın pek çok temel ihtiyacını çözebilecek nitelikte olduğunu söyleyebilirim.

Bilim olimpiyatlarını, ileride bilimsel çalışma yürütmek isteyen öğrenciler için büyük bir fırsat olarak görüyorum. Böyle bir imkânı sağladığı ve bu çalışmalara katılan öğrencileri ileriki akademik yaşamlarında verdiği burslarla desteklediği için TÜBİTAK - BİDEB’ e teşekkürlerimi sunuyorum.

20.01.2014 Başarı Hikayeleri, Olimpiyat ve Yarışma Başarı Hikayeleri