Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı’nın bir parçası olan ERC programından destek alan Bilkent Üniversitesi’nden Doç.
Dr. Mehmet Bayındır, 7 çocuklu bir ailenin tek okuyan çocuğu olarak başladığı eğitim hayatında önemli başarılara
ulaşan bir araştırmacı. 1995 yılında Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nden mezun olan Bayındır, doktora sonrası
araştırmalar için 2002 yılında ABD’nin yolunu tuttu. ABD’deki ünlü teknoloji enstitüsü MIT’de nanoteknoloji, malzeme
bilimi ile optik ve fotonik konularında araştırmalar yaptı. Türkiye’de bilim altyapısı ve desteklerin yetersizliği nedeniyle
araştırmalarını 4 yıl boyunca ABD’de sürdürdü.
ABD’de kaldığı dönemlerde Türkiye’yi yakından takip eden Doç. Dr. Bayındır, zamanla Türkiye’deki şartların hızla
iyileştiğini görmüş. Türkiye’deki gelişmeler üzerine ABD’den ayrılma planları yaptığını söyleyen Bayındır, Ulusal
Nanoteknoloji Araştırma Merkezi’nin (UNAM) kurulacak olması üzerine kesin dönüş kararı aldığını anlatıyor. UNAM’ın
kuruluş sürecinde yer alan Bayındır, merkezin tamamlanmasının ardından ilk iş olarak kendi araştırma grubunu kurmuş.
UNAM’da 20 kişilik ekibiyle çalışan Bayındır, bunların yanı sıra öğrenci yetiştirmeye devam ediyor.
TÜBİTAK projesi, ERC desteğinin
kapısını açtı
UNAM’daki çalışmaları kapsamında ilk olarak TÜBİTAK’tan
1001 programı kapsamında destek aldığını belirten Doç. Dr.
Bayındır, “1001’nin ardından 1007 destek programına
sunduğum projeye 3 milyon liralık destek aldım. Sağlık
Bakanlığı’nınmüşteri kurumolduğu proje, insan vücudundaki
tümörlerin kızılötesi lazer ışınıyla en az zararla alınmasını
amaçlıyordu. Sanayide kullanılan karbondioksit lazerlerin
ışınını insan vücuduna taşıyacak fiberleri geliştirdik ve projeyi
başarıyla tamamladık. Türkiye şartlarında sıfırdan başlayarak
her şeyi kendimiz yaptık ve ABD’den sonra kızılötesi fiberleri
üreten ikinci ülke olduk. Bu projede kazandığımız tecrübe ve
başarı ERC desteğinin de önünü açtı”
Nanoteknolojide yeni bir üretim
tekniği
Mehmet Bayındır, ERC projesi kapsamında, nanoteknolojide
yeni bir üretim tekniği geliştirerek sonsuz uzunlukta nanotel
ve nanotüp dizileri üretmeyi hedefliyor. Türkiye’de bir ilk
olarak Nature Materials dergisinin Temmuz 2011 sayısına
kapak seçilen bu yeni fabrikasyon yöntemi (yukarıdan-
aşağıya üretim tekniğine bir örnek), temel olarak boyut
küçültmeye dayanıyor. Makroskopik bir çubuğun tekrarlı
şekilde ve kontrollü biçimde ısıtılıp çekilmesi sonucu,
nanometre ölçüsünde çapı olan fakat kilometrelerce
uzunluktaki yapılar meydana getiriliyor. Bu şekilde, çeşitli
yarıiletken, piezoelektrik ve polimer nanotel, nanotüp ve
çekirdek-kabuk yapıları üretiliyor. Sonsuz uzunlukta
milyonlarca paralel ve düzenli nanoyapı, koruyucu bir
polimerin içine gömülü olarak hazır ediliyor.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu /
Kasım 2012
43
ERC’den proje desteği almanın zorluğuna
değinen Bayındır, hem proje yürütücüsü hem
de proje bazında detaylı bir değerlendirme
yapıldığını belirtti. Bayındır,“ERC’den aldığımız
bu ödülle ülkemiz tarihte ilk kez istatistiklere
girdi. Artık bir yol açtık. Biz bunu Türkiye’de
çalışan araştırmacılarla ve kendi imkanlarımızla
başardık. Bundan sonraki yıllarda Türkiye’den
de başvuruların artması ve daha fazla bilim
insanımızın destek alarak ülkemizin bilim ve
teknoloji alanında adını duyurmalarını
temenni ediyoruz. UNAM’dan bu yıl 5 kişi
başvurdu. Bizden nüfusu 10 kat daha az olan
ülkelerde bizden kat kat daha fazla destek
alıyorlar” dedi.
Türkiye’de TÜBİTAK AB Çerçeve Programları
Ulusal Koordinasyon Ofisi’nce (UKO) koordine
edilen program, Avrupa ve Türkiye dışındaki
araştırmacılara açık ve bu özelliğiyle
Amerika’dan Türkiye’ye tersine beyin göçünü
de destekliyor. TÜBİTAK ise, Türkiye’deki
araştırmacıların bu önemli ERC desteklerinden
yararlanması için ücretsiz proje önerisi
hazırlamasında danışmanlık hizmeti veriyor.
1...,35,36,37,38,39,40,41,42,43,44 46,47,48