TÜBİTAK Yazılım Bağımlılığına "Format" Atacak

-A +A

TÜBİTAK ULAKBİM önderliğinde yoğun bir katılımla gerçekleştirilen 3. Kamu Açık Kaynak Konferansı  tamamlandı. 

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, burada yaptığı konuşmada, açık kaynak meselesinin, buz dağının su üstünde kalan sekizde birine karşılık geldiğini, asıl meselenin "dijital gündem" olduğunu söyledi. Türkiye'nin insan kaynağı, yönetimi ve halkın istekliliğiyle dijital gündemi son derece iyi kucakladığına işaret eden Ergin, Türkiye'nin bu konuda diğer ülkelerden bir "tık" ileride bulunduğunu ifade etti.

Konunun sadece lisans bağımlılığıyla sınırlı olmadığını, asıl meselenin güvenlik olduğunu dile getiren Ergin, şöyle konuştu: "Çünkü verilerimizin, bilgilerimizin, fotoğraflarımızın, özel, resmi hayatımızın, her türlü başvurumuzun, imzamızın tutulduğu bir yerden bahsediyoruz. Yeni kimlik kartlarıyla tüm kişisel verilerin, bilgilerin bulunacağı bir alandan söz ediyoruz, konu sadece 3-5 fotoğraf değil. Eğer buranın güvenliğini sağlayamazsak, içinde ne yazdığını kontrol edemediğimiz yazılımlarla bunları yönetmeye çalışırsak o zaman büyük bir gaflet ve delalet içinde bulunacağımız çok açık. Bu bakımdan güvenliğimizin başkalarının idaresine verilmemesi meselesiyle karşı karşıyayız. Bu mesele sadece bir yazılım göçü değil, milli bağımsızlık olarak da ele alınması gereken bir meseledir."

Pardus etiketi altında çeşitli çözümler sunduklarını, bu yöndeki çalışmalara devam edeceklerini belirten Ergin, "2011-2013 döneminde malum yapının müthiş gayretleriyle TÜBİTAK'taki Pardus yapılanması tamamen çökmüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Pardus konusunda verdiği talimatın bu konuda atılan kararlı adımlar için tetikleyici olması üzerine 2014'te bunu ayağa kaldırmak için büyük bir gayret gösterildi ve 3 yıl sonra başta silahlı kuvvetler olmak üzere bir dizi alanda kullanılabilir hale getirildi." dedi.

 Ergin, dijital ortamda hazırlanan belge ve dosyaların bir formatı olduğunu ve bunlar üzerinde işlem yapabilmek için belirli programlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Örneğin, Microsoft Office'te hazırlanan bir çalışmanın "doc" ya da "docx" formatında biçimlendirildiğine işaret eden Ergin, bu formatların açık kaynaklı geliştirilmiş LibreOffice, OpenOffice ya da başka geliştiricilerinin geliştirdiği yazılımlarda açılmak istendiğinde zorluklar yaşandığını vurguladı. Ergin, şöyle devam etti:

"Bu durum bize şöyle bir bağımlılık getiriyor: Microsoft Office'te hazırlanmış dokümanları açmak istiyorsanız bu yazılımı almanız ve yıllık lisans ücreti ödemeniz lazım. Bir power point gösterimi yapacaksanız, hesaplama tablosu hazırlayacaksanız ya da bir doküman hazırlayıp sunacaksınız. Belirlenmiş Open Document Format (ODF-Açık Belge Formatı) gibi dünya çapında standartlar var. Buna geçtiğimiz takdirde ofis yazılımlarında Microsoft ya da Mac bağımlılığımızı minimize etmiş olacağız."

Öncelikle kendi iç işlerimizde açık doküman formatını benimseyeceğiz. Microsoft, Mac kullanan da bunu açabilecek ama bunların dışındaki açık kaynak kodlu yazılımlarla bize doküman yollayıp alacak olanlar bunu kullanabilecekler. Yeter ki biz kendi bünyemizde açık kaynak tabanlı formata geçmiş olalım. Bunu 6 ayda kendi bünyemizde oturttuktan sonra 2018'in ortasından itibaren TÜBİTAK ile yapılacak bütün yazışmalarda ve belge formatlarında office formatlarını artık reddedeceğiz. Ayrıca Proje başvurusunda bulunan, bizim adımıza hakemlik ya da değerlendirme yapan, konferanslarımıza katılanların sunumlarını açık belge formatında isteyeceğiz."

 

27.10.2017