Lise Hayatımın Yörüngesi Bir Haftada Çizildi

-A +A

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencisi İpek AKÇABELEN, 2011 Uluslararası Biyoloji Olimpiyatı Bronz Madalya sahibi.

Liseye kayıt yaptırırken tanıştım Bilim Olimpiyatlarıyla. Her okulda basketçiler neyse Yamanlarda da olimpiyatçılar oydu. İlk hafta konferans salonunda çekişmeli bir olimpiyat tanıtımı yapıldı. Ardından sınav, müteakiben tercihler ve nihayetinde sonuç. Lise hayatımın yörüngesi bir haftada çizildi. Sonrasında ise hafta içi hafta sonu ayrımı yapmaksızın çalışmaya başladım. İlk aşamayı geçtim, fakat ikinci aşamada madalya alamadım. Müstesna isimler hariç çoğu olimpiyat öğrencisinin makûs kaderi işte, bir aşamayı geçsen mutlaka bir yerde takılıp kalıyorsun. Asıl önemli olan ise takılsan da orada kalmamak. Ben yine de hiçbir çalışmamın boşa gittiğine inanmadım ve madalya alan arkadaşlarımın sevinci benim mutluluğum oldu. İş bayrağı dalgalandırmaya gelince, burada tüm olimpiyat çalışanlarının payı olduğuna inanıyorum. Arkadaşlarımdan Seyfullah Enes Kotil’in söylemiyle “Ben şimdi tekrar uluslararası olimpiyat sınavına giremesem de hala altın madalya alabilirim. Türkiye adıyla her kim madalya alırsa, bende aldım sayılır.” Herkes madalya alamasa da bu uğurda ter dökebilir. Madalya alanlarla almayanların tek farkı biri madalyonun görünen yüzü, diğeriyse ancak arkasını çevirip bakanların anlayacağı iş.

Ben böyle düşünüp yoluma devam ettim. Çalıştım; Arkadaşım Ecem Zeliha Ergün’ün deyimiyle “uykusuz ama umutlu gecelerim” oldu. Ulusal sınavda gümüş, uluslararasında ise bronz madalya aldım. Olimpiyatı ve biyolojiyi çalıştıkça anladım, anladıkça sevdim. Özellikle insan fizyolojisine ilgim vardı, bu yüzden her türlü zorluğuna rağmen şu an Hacettepe Tıp Fakültesindeyim. Olimpiyat çalışmasaydım da muhtemelen genel görüş üzerine tıpa yönelirdim ve neden tıp sorusuna cevap veremezdim. Ama olimpiyat çalıştıktan sonra neden tıp seçtiğimi bilerek buraya geldim.

Neden Bilim Olimpiyatlarını seçtiğime gelince… Öncelikle Bilim Olimpiyatları, bizim de bir zamanlar olduğumuz gibi, küçük insanlara büyük idealler kazandırabilecek oldukça verimli bir saha. İnsana küçük yaşta bir uğurda büyük fedakârlıklar yapmayı, başarıyı, başarısızlığı, sevinci ve üzüntüyü, bunların hepsini aynı anda yaşatan bir deneyim. Bunun yanında matematik, fizik, kimyaya ve de eski adıyla ÖSS denemelerine gömülmüş vaziyette, daha neyi sevdiğini bile bilmeden meslek tercihi yaparak biraz da harcanan gençliğe, daha mantıklı seçimler yapabilmesi adına sunulmuş bir fırsat. Çalışmayı sevemeyenlere ders çalışma disiplini kazandırdığı tespit edilmiş, herhangi bir madalya alındığı takdirde üniversite sınavına ek puanın yanı sıra para ödülü ve üniversite bursu, her hangi bir sınavın geçilmesi üzerine Türkiye’nin seçkin otellerinde öğretim görevlilerinden ders alma imkânları gibi daha sayamayacağım imkânları sunan, maddi getirisi de yüksek bir çalışma.

Günümüzü bu perspektiften yorumlayacak olursak uzmanlığımı yurtdışında yapmak ve ülkeme geri dönmek istiyorum. Belki o günler gelene kadar kansere çare bulunur ama daha nice hastalıklar çıkar; işte onlara da, ben çare bulmak istiyorum. Yurdumuzun dünya ülkeleri arasında hak ettiği yere tekrar gelmesi için çalışmayı hedefliyorum. Gücümüz yeter mi bilinmez ama böyle büyük bir uğurda başarısız olmak bile bir başarıdır. Bir gün Türkiye mutlaka hak ettiği yere dönecek, bunu biz yapamazsak bile bizden sonrakiler yapacaklar ve biz de onlara zemin hazırlamış olmakla gurur duyacağız. Ben dar alanda olimpiyat çalışanları, geniş dairede de Türkiye’yi buraya getirmek için her türlü fedakârlığı yapan tüm insanları tebrik ediyorum.

21.01.2014 Başarı Hikayeleri, Olimpiyat ve Yarışma Başarı Hikayeleri