TÜBİTAK Bülten / Sayı 179 - Kasım 2016 - page 9

9
TÜBITAK
T ü r k i y e B i l i m s e l v e T e k n o l o j i k A r a ş t ı r m a K u r u m u
gelecekte yağışların azalması, kuraklık olması meselesi de-
ğil yağışların mevsimlere ve bölgelere göre çok büyük bir
değişim göstermesi. Su miktarını akıllıca yönetmemiz lazım,
gerektiğinde havzalara bir takım aktarmalar yapmamız ve
suyu biriktirmemiz lazım. Kış aylarında biriktirdiğimiz suyu
yaz aylarında kullanmamız gerekiyor. Bu biriktirme baraj ve
göletler yapmak suretiyle olabilir. Türkiye’de barajlara karşı
çıkmak cinnettir çünkü bizim sürekli akan bir nehrimiz yok.
Yazın pek çok nehrin kuruduğunu göreceksiniz”diye konuş-
tu. Su tasarrufu için baraj ve göletlerin yapılmasının mec-
buri olduğunu belirten Eroğlu, Türkiye’nin, baraj inşaatları
konusunda Dünyada ilk üç ülke arasına girdiğini, göletler
konusunda ise Dünyada birinci olduğunu söyledi.
“2023 Yılında Avrupa Birliği’ni Tamamen Geçeceğiz”
Proje hazırlamada, çalışmalarda başka ülkelerin model
alınmasını eleştiren Bakan Eroğlu, “Kendi programlarımızı,
şartlarımıza uygun olarak kendimiz yazacağız. Bunu yapa-
cak gücümüz var. Bundan sonra ‘gelişmiş ülke’ olarak ken-
disini adlandıran ülkelerden modeller satın almak yasaktır.
Kendimiz yapacağız, gerekirse yaptığımız modeli biz onlara
satacağız” dedi. Türkiye’nin mevcut durumunun Avrupa Bir-
liği’ndeki bazı ülkelerden daha iyi olduğunu bildiren Eroğlu
şunları söyledi: “Avrupa Birliği’ndeki en iyi ülkelerle yarışa-
rak, onları yakalamak değil, onları geçmek mecburiyetinde-
yiz. Hedef Avrupa Birliği’ni her konuda geçmek, bunu yapa-
cak gücümüz var, 2023 yılında Avrupa Birliği’ni tamamen
geçeceğiz. Buna yürekten inanıyorum.”
“Dünyayı Huzurlu Bir Yer Haline Getirmekten Başka Bir
Beklentimiz Yok”
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin de konuşmasında
Türkiye’nin kendi problemlerini ölçebilen, çözümler ve ak-
siyon planları üretebilen, kendi ayakları üzerinde durmaya
başlamış bir ülke olduğunu belirtti. Batı medeniyetinin ana
hedefinin, başkalarına kendi bünyesindekileri kabul ettire-
rek ayakta durmak olduğunu, bunun karşılığı olarak da mut-
laka bir şeyler elde etmeye çalıştıklarını söyleyen Prof. Ergin,
“Bizim felsefemiz farklı. Dünyadaki su kaynaklarının 2030
yılında yüzde 40’ının kirlenmiş ve kullanıma elverişli olma-
yacağının bilincinde olarak, az gelişmiş ülkeler başta olmak
üzere bütün insanların, bu kötü durumdan etkileneceğinin
farkında olarak, onlara yardım elini uzatmaktır bizim amacı-
mız. Dolayısıyla bizimbeklediğimiz karşılık, Dünyayı huzurlu
bir yer haline getirmekten başka bir şey değil. Bu bakımdan,
TÜBİTAK olarak pek çok önemli ve öncelikli projeyi hayata
geçirdiğimizi memnuniyetle görüyorum” diye konuştu.
“Dünya Çapındaki Problemlere Kendi İçimizde Çözümler
Geliştiriyoruz”
“Türkiye’de Havza Bazında Hassas Alanların ve Su Kalitesi
Hedeflerinin Belirlenmesi Projesi”nin bu önemli projelerden
bir tanesi olduğunu ifade eden Prof. Ergin, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Projenin önemini şuradan görebiliriz; neredeyse 14-15 yıl
gibi kısa bir süre sonra, yarı su kaynaklarının problemli ola-
cağı bir yere doğru giderken, bütün Dünya bununla ilgileni-
yor. Avrupa Birliği, su direktifleri çerçevesinde baktığınızda,
kendini daha elit gören bir kesim. Bunu el üstünde tutan,
ana problem yapan bir kafa yapısı içerisinde. Biz de bundan
kesinlikle geri kalmayıp hatta öne geçmiş bir şekilde, 10.
Kalkınma Planı içerisinde bu problemlerin çözümüne dair
adımlar atmayı kendimize görev edinmiş bir ülkeyiz. O yüz-
den, Dünya çapındaki problemlere kendi içimizde çözümler
geliştirdiğimiz aşikar. Şu ana kadar ölçme ve izlemede bazı
eksiklerimiz olduğunu, yurtdışından aldığımız modellerin
aslında bize uymadığını gördük. Bunun neticesinde kendi
insanımızla, kendi akademisyenlerimizle modeller geliştir-
me zincirini tamamladığımız bir noktadayız. Artık ölçümle-
me yapabiliyoruz, modellerimizi kurduk, eylem planlarının
taslakları hazırlandı ve yayınlanıyor şu anda. Artık aksiyon
zamanı. Dolayısıyla aksiyona geçtiğimiz zaman da TÜBİTAK
olarak her türlü bilimsel ve teknolojik ihtiyaçlarımıza cevap
vermek üzere hizmete hazır olduğumuzu belirtiyorum.”Prof.
Ergin, projede emeği geçen tüm araştırmacılara, Bakanlık ve
MAM personeline teşekkür ederek sözlerine son verdi.
Açılış konuşmalarının ardından TÜBİTAK MAM Çevre ve
Temiz Üretim Enstitüsü Müdürü ve Proje Yürütücüsü Dr.
Selma Ayaz proje tanıtım sunumunu gerçekleştirdi. Proje-
nin önemli bir bileşeni olan Coğrafi Bilgi Sistemi çalışmaları
Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nden uzman araştırmacı
Ömer Visali Sarıkaya tarafından aktarıldı. Proje ekibinde yer
alan öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nilsun Demir ve Prof. Dr.
Mustafa Duran biyolojik izleme çalışmaları hakkında, Doç.
Dr. Ali Ertürk ise modelleme çalışmaları hakkında bilgi verdi.
1,2,3,4,5,6,7,8 10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,...40
Powered by FlippingBook