Gökhan Çetinsaya, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof.
Dr. Ersan Aslan, TAEK Başkanı Zafer Alper, Türk Patent Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, çeşitli bakanlıklardan
yetkililer, çok sayıda üniversitenin rektör ve rektör yardımcıları ile özel sektörden temsilciler katıldı.
Kurultayın açılışında konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, kurultayda iki gün boyunca gerçekleşecek
olan panellerin, kendilerinin bilim insanlarını, bilim insanlarının da birbirlerini daha iyi tanımaları açısından büyük bir
fırsat olduğunu kaydetti. Gerçekleşecek panellerde, girişimcilik, yenilikçilik, teknoloji ve bilgi ekonomisi gibi konuları
müzakere etme fırsatı bulacaklarını dile getiren Ergün, yine Türkiye’nin geldiği seviyeyi, daha fazla yükselmek için
yapılması gerekenleri, gerçekleşecek olan muhtemel işbirlikleri gibi konuları da masaya yatıracaklarını kaydetti.
Beyin Göçünün Yerini
Beyin Gücü
” Aldı
Bakan Ergün, bilim ve teknolojinin,
evde tek başına gelişecek bir şey
olmadığına işaret ederek, vaktiyle
Atina’da,
Bağdat’ta,
Roma’da,
Endülüs’te, günümüzde ise ABD’de
Silikon Vadisi’nde olduğu gibi bir kültür,
bir ortam meselesi olduğunu anlattı.
Daha çok soğuk savaş döneminin ve
eski Türkiye’nin bir kavramı olan beyin
göçü kavramını daha farklı ifade
ettiklerini dile getiren Ergün, bugün
yurt dışındaki bilim insanları veya
öğrencileri, beyin göçü olarak değil,
beyin gücü olarak gördüklerini söyledi.
Ergün, iletişimin ve farklı kültürler arasında etkileşimin bu derece arttığı bir dönemde, insanın kendisini coğrafi
sınırlarla kısıtlamasının kesinlikle doğru olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti: “Bugün Boston’da kardiyoloji
kürsüsünde ders veren bir hocamız, San Francisco’da yazılım firması kuran bir girişimcimiz veya Cape Town’da
nanoteknoloji alanında doktora yapan bir gencimiz, bu ülke için bir kayıp sayılamaz, tam aksine bir kazanca
dönüştürülebilir. Zira yaşadığımız dönem, artık bir network çağıdır, iletişim ve etkileşim çağıdır. Yurt dışında
başarılı çalışmalara imza atan her insanımız, orada bu ülkenin adeta bir büyükelçisi gibidir. Biz yabancılara
Türkiye’yi ve Türk insanını ne kadar anlatırsak anlatalım, bizzat tanıdıkları başarılı bir insanımız kadar tesir etmez,
edemez. Bu nedenle biz, artık yurt dışındaki hiçbir bilim insanımıza aman ne olursa olsun muhakkak Türkiye’ye
dön çağrısında bulunmuyoruz. Sadece şunu diyoruz; Eğer dönmek isterseniz, Türkiye size artık eskisine göre çok
daha uygun bir ortam sunacaktır. Döndüğünüz Türkiye, yıllar önce bıraktığınız Türkiye’den çok farklıdır. Türkiye
eski Türkiye değildir.”
4
1,2,3,4,5 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,...56