Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu /
Ağustos 2012
Bilim ve teknolojideki gelişmeler, bireylerin kapasitesinden ziyade, bireyler için hazırladığımız ortama bağlıdır. Daha
özgür bir Türkiye kurduğumuz, bilime olan ilgiyi, saygıyı ve desteği artırdığımız, işletmelerimizde yenilikçiliği bir kültür
haline getirdiğimiz ve üniversite-sanayi işbirliğini tesis ettiğimiz ölçüde başarılı olacağız. TÜBİTAK, bugüne kadar, işte
bu kültür ve atmosferin oluşmasına en fazla destek sağlayan kurumlarımızdan biri olmuştur. Kurumun bundan sonraki
süreçte de çalışmalarını başarıyla sürdüreceğine, geliştireceğine inanıyorum. TÜBİTAK’ın, önümüzdeki süreçte, 2023
hedeflerine ulaşmamıza en fazla katkı veren kurumlardan biri olacağını düşünüyorum.
Bu vesileyle, TÜBİTAK’ın 49. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle bütün çalışanlarımızı kutluyor, başarılarının devamını
diliyorum.
Prof. Dr. Yücel Altunbaşak
TÜBİTAK Başkanı
Bugün, tam 49 yıl oldu. Bilim, teknoloji ve yeniliğe harcanan neredeyse yarım asrı geride bıraktık.
Bugün, TÜBİTAK’ın 49. yılına ulaşmasının gurur ve sevincini yaşıyoruz. 1963 yılında bu güçlü
kurumun temellerini atanları şükranla anıyor, kurumumuza emek veren herkesi saygıyla
selamlıyorum.
Dünyada ülkeler artık ikiye ayrılıyor: Birincisi bilgiyi üreten, bilgiyi teknolojiye çeviren güçlü ülkeler. İkincisi ise, üretilen
bilgi ve teknolojiyi satın alanlar. Ülkeleri bilim ve teknolojiye göre sınıflandırma bu kadar basit olsa da sonuçları aslında
çok ağır. Çünkü ikinci gruba giren ülkeler, birinci grubun bilim ve teknoloji alanında sömürgesi haline gelebilir. İşte bu
gerçekten hareketle TÜBİTAK, hükümetimizin her geçen gün artan desteğiyle bilgi ve teknolojiyi üreten güçlü ülkeler
arasında yer alması için çalışmaktadır.
Günümüzde bilgiyi üretmek kadar, üretilen bilginin toplum tarafından kullanılması da çok önemli. Bunun için de bilgi
üretmeli, üretilen bilgi kullanılmalı, bilim ve teknoloji kültürü toplumun sosyal hayatın tüm katmanlarına yayılmalı.
Ancak bu şekilde “bilgi toplumu” olabiliriz. Bunun gerçekleşmesi için TÜBİTAK olarak ülkemizin sorunlarının çözümüne
ilişkin çalışmalara ağırlık veriyoruz. Bu çerçevede yeni programları ve destekleri uygulamaya koyduk ve başarıyla
ilerliyoruz. Zaten bunun sonuçları da Ar-Ge ve yenilik göstergelerine yansıdı. Türkiye’de artık Ar-Ge ve yenilik ekosistemi
oluşmaya başladı. Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların artış hızında dünyada ikinci olduk. Yalnızca TÜBİTAK tarafından
doğrudan Ar-Ge ve yeniliğe aktarılan fonlar 63 kat arttı. Ar-Ge harcamalarının GSYİH içerisindeki payı yüzde 0,5’lerden
yüzde 0,84’e çıktı; bu harcamaların özel sektör tarafından harcanan oranı tarihimizde ulaşmadığı noktalara ulaştı. Tam
zaman eşdeğer araştırmacı sayımız ise 64 bine yükseldi.
TÜBİTAK olarak, ülkemizin gelecekte karşılaşacağı sorunları da şimdiden değerlendirme çabası içerisindeyiz. Çünkü
dünya hızlı bir değişim sürecine girdi. Biz bu değişimin dışında kalamayız. Gelişmiş ülkeler liginde olmak istiyorsak, son
yıllarda bilim, teknoloji ve yenilikte yakaladığımız başarılı tempomuzu artırarak sürdürmek zorundayız.
Şunu iyi biliyoruz ki, hızla büyüyen Türkiye’nin TÜBİTAK’a her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Araştırma
merkezlerimiz, enstitülerimiz ve her türlü projenin altından başarıyla kalkacak bilim insanlarımız var. Gücümüzün
farkındayız ve insanımıza umut olmak istiyoruz.
Akıl, bilgi ve emeğini, Türkiye’de bilim ve teknolojinin gelişmesi, bilimsel düşüncenin yaygınlaşması, ülkemizin ve
insanlığın refah ve mutluluğunun artması için sunan tüm bilim insanlarımıza şükranlarımla...
29
1...,21,22,23,24,25,26,27,28,29,30 32,33,34,35,36,37,38,39,40,41,...56